Kıta sahanlığı; sahildar bir devletin kıta sahanlığı, karasularının ötesinde kıta kenarının dış eşiğine kadar veya bu eşik daha az bir mesafede ise, karasularının ölçülmeye başlandığı esas hatlardan itibaren 200 deniz mili mesafeye olan kısımda, bu devletin kara ülkesinin doğal uzantısının bütünündeki denizaltı alanlarının deniz yatağı ve toprak altlarını içerir. (BMDHS-md.76/1)
Coğrafi anlamı; ülkeyi oluşturan kara parçasının deniz altındaki uzantısıdır.
Hukuki anlamı; kıyı devletinin karasularının ölçülmeye başlandığı esas hattan itibaren sualtı alanlarının deniz yatağı ve toprak altındaki cansız kaynaklarını araştırma ve işletme konusunda münhasır egemen haklara sahip olduğu deniz alanıdır.
Kıta kenarı kıyı devletinin toprak kiltlesinin su altındaki uzantısıdır; kıt’a kenarı, kıta sahanlığının, yamacının ve yüksekliğinin deniz yatağı ve toprak altından oluşur. Kıta kenarı ne sıradağları ile birlikte derin okyanus tabanlarını ve ne de bunların toprak altlarını içerir.
Sahildar Devletin Kıta Sahanlığı Üzerindeki HAkları
- Kıta sahanlığı üzerinde araştırmada bulunmak ve buranın doğal kaynaklarını işletmek
- Sahildar devlet kıta sahanlığında araştırmada bulunmadığı veya buranın doğal kaynaklarını işletmediği takdirde hiç kimse, sahildar devletin açık rızası olmadan bu çeşit faaliyetlere girişemez
- Sahildar devletin kıta sahanlığı üzerindeki hakları fiili veya nazari işgalden bağımsız olarak mevcut olduğu kadar hertürlü açık beyandan da bağımsız olarak mevcuttur
- Doğal kaynaklar, deniz yatağı ve toprak altının madensel kaynaklarını ve diğer cansız kaynaklarını ve keza sedanter türden canlı organizmaları; yani hasata elverişli duruma geldikleri zaman, deniz yatağında veya bu yatağın altında ya hareketsiz bulunan veyahut da hareketleri deniz yatağı veya toprak altı ile sürekli temasa bağlı olan organizmaları içerir.
Kıta Sahanlığı Tarihi
Kıta sahanlığının uluslararası bir konu olarak belirtildiği ilk belge; İngiltere ile Venezüella arasında imzalanan 26 Şubat 1942 tarihli “Paria Körfezi” anlaşmasıdır. Bu anlaşmaya kadar sadece balıkçılıkla ilgili olarak görülen kavram bu anlaşma ile birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Kıta sahanlığı terimi, Paria Körfezi Anlaşması ile deniz altı maden yataklarının işletilmesi ile ilgili olarak da kullanılmaya başlanmıştır.
Kıta sahanlığının hukuki olarak somut bir hal alması ABD Başkanı Truman’ın bildirisi ile gerçekleşmiştir. Truman Bildirisinde, Amerika Birleşik Devletleri, “kıta sahanlığının deniz yatağı ve toprak altı doğal kaynaklarını kendisine ait ve kendi yetki ve denetimine tâbi saymaktadır.”
Truman Bildirisi’nden sonra başta Güney Amerika Ülkeleri olmak üzere birçok devlet kıta sahanlıkları üzerinde hak ve yetkiler öne sürmüştür.
1945 Truman Bildirisi ile somut bir hal alan ve ilk kez yazılı olarak belirtilen kıta sahanlığı kavramının devletler tarafından farklı yorumlanması kavramın uluslararası alanda düzenlenmesi ihtiyacını doğurmuştur.
Konu ile ilgili ilk olarak 1958 tarihli “Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi” hazırlanmıştır. Cenevre Sözleşmesi’nin ardından yaşanan teknolojik gelişmelerle yeni talepler ortaya çıkmış ve “Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi” yetersiz kalmıştır. Bunun üzerine; 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi imzalanmış ve kıta sahanlığı kavramında değişilikler yapılmıştır.
1958 tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi
24 Şubat 1958 tarihinde yapılan Cenevre Konferansı’na Türkiye de dahil olmak üzere seksen altı devlet katılmıştır. 29 Nisan 1958 tarihinde kabul edilen sözleşmede kıta sahanlığına ilişkin 15 maddelik bir düzenleme yapılmış ve sözleşme 62 ülke tarafından imzalanmıştır. Türkiye bu anlaşmaya taraf olmamıştır.
Sözleşmeye göre kıta sahanlığının tanımı;
- Sahillere bitişik fakat karasuları dışında ve 200 metreye kadar derinliği olan denizaltı bölgelerinin, deniz yatağı ile toprak altını ya da bu sınırın dışında, derinliğin deniz altı doğal kaynaklarının işletilmesine müsait bulunduğu alanı,
- Adalar sahillerine bitişik benzer deniz altı ev deniz yatağını kapsar.
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi
1982 Sözleşmesinde kıta sahanlığı kavramı 76–85. maddeler arasında düzenlenmiştir.
Sözleşmeye göre kıta sahanlığının tanımı; sahildar bir devletin kıta sahanlığı, karasularının ötesinde kıta kenarının dış eşiğine kadar veya bu eşik daha az bir mesafede ise, karasularının ölçülmeye başlandığı esas hatlardan itibaren 200 deniz mili mesafeye olan kısımda, bu devletin kara ülkesinin doğal uzantısının bütünündeki denizaltı alanlarının deniz yatağı ve toprak altlarını içerir.
Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması
1958 Tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesine Göre Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması; sözleşmeye göre kıta sahanlığının sınırlandırılması anlaşma ile mümkündür.
Anlaşma sağlanamaması durumunda;
- Kıyılar karşı karşıya olan devletler için sınır orta hattır
- Kıyıları yanyana olan devletler için eşit uzaklık ilkesi uygulanır.
1982 Tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine Göre Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması;
- Sahilleri bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında kıta sahanlığının sınırlandırılması, hakkaniyete uygun bir çözüme ulaşmak amacıyla, Uluslararası Adalet Divanı Statüsünün 38. maddesinde belirtildiği şekilde, uluslararası hukuka uygun olarak anlaşma ile yapılacaktır.
- Uygun bir süre içerisinde bir anlaşmaya varamadıkları takdirde, ilgili devletler XV. Kısımda öngörülen usullere başvuracaklardır.
- 1. paragrafta öngörülen anlaşma akdedilinceye kadar , ilgili devletler, anlayış ve işbirliği ruhu içerisinde, pratik çözüm getiren geçici düzenlemelere girişmek ve bu geçiş süresi içerisinde nihai anlaşmanın akdini tehlikeye düşürmemek veya engellememek için ellerinden gelen gayreti göstereceklerdir. Geçici düzenlemeler nihai sınırlandırmaya halel getirmeyecektir.
- İlgili devletler arasında yürürlükte olan bir anlaşma varsa, kıta sahanlığının sınırlandırılmasına ilişkin sorunlar bu anlaşmaya uygun olarak çözümlenecektir.