Filiz Dinçmen

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın büyükelçisidir Filiz Dinçmen.

24 Temmuz 1939 yılında Zonguldak’ta doğmuştur.Daha sonraki yıllarda yaşamını Ankara’da sürdürmüştür.

Eğitim Hayatı:

Filiz Dinçmen Ankara Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde eğitim hayatına devam etmiştir.1960 yılında lisans eğitimini tamamlamıştır.

Görev Yılları:

Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevine 1961 yılında Birleşmiş Milletler Dairesi 3. ve 2. katipliği ile başlamıştır.1965 yılında Birleşmiş Milletler New York temsilciliğinde 2. sekreter ve daha sonra da 1. sekreter görevini yerini getirmiştir.
1968-1970 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Tahran Konsolosluğu’nda görev almıştır.

Başarılı kariyeri ile 1982 yılında Hollanda Lahey Büyükelçiliği görevine getirilmiştir.Bu görev ile Filiz Dinçmen Türkiye’nin ilk kadın büyükelçisi unvanını da kazanmıştır.

Büyükelçilik görevine başladığı yıllar Ermeni terör örgütlerinin Türk diplomatlara suikastler düzenlediği zorlu bir dönemdi. Böyle zorlu bir dönemde başladığı görevi büyük bir koruma çemberi altında sürdürmek zorunda kalmıştır.

1984 yılında Strasbourg’da Avrupa Konseyi’nin Türkiye daimi temsilcisi olmuştur.

1988 yılında çok taraflı siyasi işler genel müdürlüğü yaptıktan sonra, Dışişleri Bakanlığı’nın ilk kadın müsteşar yardımcısı olarak göreve getirilmiştir. Bu görevinin yanında Dışişleri Bakanlığı’nın sözcülüğünü de başarı ile yapmıştır.

1993-1997 yılları arasında Avusturya Büyükelçiliği yapmıştır.

2001-2004 yıllarında ise son görev yeri olan Vatikan’da Büyükelçilik yapmıştır.

Türkiye’nin başarılı kadın diplomatlarından “ilk Türk kadın büyükelçi” olan Filiz Dinçmen başarılı kariyeri hakkında yaptığı konuşmalarda işine olan sevgisinden ve duyduğu onurdan bahsetmektedir.
Eşi Üstün Dinçmen ile meslektaş olan Filiz Dinçmen yıllarca eşi ile ayrı yerlerde görev almış ve onun desteği ile bu kadar başarılı olduğunu dile getirmiştir.

Türkiye’yi yurtdışında en iyi şekilde temsil ettiğinin bir kanıtı da son görev yeri olan Vatikan’da “Türkiye’nin aydınlık yüzü” olarak adlandırılmasıdır.